Bir hikâye yazmak istedim. Tüm
ritüeller tamamdı. Kalemin ucunu sivrilttim, kalbim kanadı. Kalbin kapakları
bir anda patlayıverdi, damarlarım perişan. Dün çok ağladım. Telefon çaldı
açtım, annemdi. Durdum önce, hemen kestim ağlamayı. Anladı, tekrardan ağladım.
Kâğıttaki tüm karakterler o gece
benimle birlikte masadaydı. Hepsinin yüzüne baktım. Ağladım dedim; biri başını
salladı, öbürü çok sinirlendi, diğeri sessizdi. Geri kalana bakmadım. Sessiz
olana yaklaştım, elini tuttum. Bak dedim, bak hepimiz yanındayız. Annem gibi
ben de hemen anlamıştım.
Son satırlara yaklaşırken ben
teker teker ayrılıyordu hepsi. Kulağımda Manuş Baba çalıyordu. Son cümleyi hala
yazamamıştım. Tüm noktalar sözleşip virgüle dönüşüyordu.
Müziğin sesini biraz kıstım,
balkona çıkıp şehri dinledim. Sokak sessizliğe kavuşmuştu. Lakin bu ölü toprağı
biraz eşelesem orada birini bulacağımı biliyordum. Biraz daha dinledim geceyi,
birinin sevgilisine sarılışını duydum. Titredim, biraz da hüzünlenmiştim.
İçeriye girdim, kapatmadım balkonun kapısını. Hala Manuş Baba çalıyordu, ne de
güzel karışıyordu sesi geceye. Hikâyeyi bitiremedim öylece bırakmaya karar
verdim. Birkaç gün daha yaşatacaktım içimde. O masaya yine onlarla oturma
isteğimden kaynaklanıyordu bu denli zorlanmam.
Telefona baktım. Annem uyumuştur
diye aramadım. Bir yerde okumuştum; insan üzülünce ya da korkunca anne
karnındaki gibi bacaklarını karnına doğru toplayıp kıvırırmış. Güvenli yere
gitme isteğinden kaynaklanıyormuş. Belki de o yüzden annemi durmadan arıyorum.
“Yazmak için hüznü bekliyorsun,
yapma” dedi odanın diğer ucundan bir ses. Bir nefes fazla bu odaya dedim. Kimse
aldırmadı. Varlığımın ağırlığı sarsıyordu bedenimi. Keşke saat geç olmasaydı da
arayabilseydim annemi. Bu karanlığın içinden çekip çıkarsaydı. Varlığımın anlamı
olduğuna inandırır, beni çağıran ölüme kafa tutardı. Ellerimi balkon demirinden
çeker ve sarılırdı. Ama saat geç, annem uykuda.
Tuhaf! Hayat, yaşamaya çalışırken
önüme hep engel koyardı. Şimdi ölüme giderken elimden tutuyor. Karanlığa
karışmama az kaldı.
Son bil vals. Yalnızlığın içinde
sarılacağım son nefes. Son bir dize kâğıda, benden anneme veda.
“Kendimi
öldürdüm, annem uykuda
Bileklerimden
tek tek öperdi eğer uyansa
Benliğimi
bağlayamadım yaşama
Annem
seni çok sevdim, elveda
Ama
o beni duyamaz, annem artık bensiz uykuda!”